Unutulacaksın, hiç olmamışsın gibi
Unutulacaksın bir kuşun ölümü gibi
Terk edilmiş bir kilise gibi unutulacaksın,
Geçici bir aşk gibi
Ve kar altındaki bir gül gibi... unutulacaksın
Ben yola aitim... Adımları adımlarımdan önde olanlar var
Görüşlerini benim görüşlerime dayatanlar.
Sözü tabiatıyla saçanlar var
geçmek için hikayeye yahut aydınlatmak için kendinden sonra gelecekleri şarkılı bir iz… ve bir çan gibi
Unutulacaksın, hiç olmamışsın gibi
ne bir şahıs ne de bir metin... unutulacaksın
Yürüyorum basiretin kılavuzluğunda, belki
bir özgeçmiş verebilirim hikayeye.
Çünkü kelimeler beni yönlendirir ben de onları yönlendiririm.
Ben onların şekliyim onlar özgürce tecelli ederken. Ama benim söyleyeceklerim söylendi.
Benden önce geliyor geçmiş bir yarın. Ben hükümdarıyım yankının.
Taht yok benim için kenarlardan başka.
Çünkü yol o yoldur.
Belki bir şeyi tanımlamayı unuttu evvelkiler,
uyandırmam için onda bir duyguyu ve bir hissi
Unutulacaksın, hiç olmamışsın gibi
ne bir haber ne de bir eser... unutulacaksın
Ben yola aitim...
Adımları adımlarımın üzerinde yürüyenler var,
ve görüşlerime benden önce varacak olanlar.
Evin önünde, sürgün bahçelerini öven şiir söyleyecek olanlar da,
Kırık yarınımdan, yokluğumdan ve dünyamdan hür,
Dünün ibadetinden, yeryüzü cennetimden hür,
Kinayelerimden ve lisanımdan hür,
Çünkü ben şahidim
unutulduğumda hür ve diri olduğuma!
Şiir: Mahmûd Dervîş
Tercüme: Emre Özen