ŞİİR, SAVAŞ UÇAĞI DÜŞÜREBİLİR Mİ?

 


ŞİİR, SAVAŞ UÇAĞI DÜŞÜREBİLİR Mİ?

“Şiir, savaş uçağı düşürebilir mi?” diye sorulduğunda “Şiir, ne kadar güçlü olursa olsun asla bir savaş uçağı düşüremez.” şeklinde cevap veriyor, Filistin’in en önemli şâirlerden Mahmûd Dervîş.
Filistin ile alakalı yazılanlara, konuşulanlara bakıyorum ve bir nokta dikkatimi çekiyor. Bilhassa o coğrafyadaki insanların bir sığınağı var, üstelik bombalamaya kimsenin gücünün yetmediği bir sığınak: Şiir. Şâirini tutsak edebilirler, sürgüne gönderebilirler, kitaplarını yasaklayabilirler. Ama insanların ezberlerini yok edemiyorlar.

“Çocuklar öldürülürken senin derdin şiir mi?” demeyenler için devam edeyim. Evet, benim derdim şiir. Çünkü şimdilik elimden başkası gelmiyor. Kalemin, kılıçtan keskinliğiyle bir şeyler yapmak gayretindeyim.

Mesela medyanın uzun uzun anlatmaya çalıştığı ama hiçbir tesiri olmayan durumu Mahmûd Dervîş’in şu birkaç mısrası anlatabiliyor:

Sana Gazze’yi sorarlarsa onlara de ki
Gazze’nin bir şehîdi var
Ona yardım eden şehit
Fotoğrafını çeken şehit
Onu uğurlayan şehit
Ve ona duâ eden de şehit..

Bu satırları iki şekilde anlamak mümkün. Gazze’de bir şehit var ve ona yardım eden, uğurlayan, duâ eden de belki birkaç dakika sonra şehâdeti tadacak. Ölüm böylesine yakın.
Bir diğer mânâ da Gazze’de hayatta kalanlar vatanlarını kurtarmak için o kadar mücadele içindeler ki şehitlerle ancak şehitler ilgilenebiliyor.
Her iki mânâ aynı noktaya varıyor.

Bir başka yazısında da diyor ki: “Siz hiç şiir ezberlemez misiniz? Kısa da olsa.. Yapılan katliâmı durdurmak için.” Sahi, siz şuûrsuzca boykot yapmayı şiirin şuûruna ermekten elzem mi görüyorsunuz yoksa!

Şiirin önemi bizde de aynı. Mehmed Âkif, İstiklâl Marşı’nı “Kahraman Ordumuza” ithâf etmiştir. Daha doğrusu ordumuz kendilerine dayanak olacak bir marşa ihtiyacı duydular ve böyle bir şey talep ettiler. Netîcede ortaya bu eser çıktı. Ve tereddüt etmeden diyebiliriz ki biz bu vatanı İstiklâl Marşı’na borçluyuz.

Bir başka taraftan merhûm Abdurrahim Karakoç’un “Bir sabah gelecek kardan aydınlık” mısralarını paylaşıyoruz ama yukarda bahsettiğim şiirin şuûruna ermeden bunu mısrayı söylersek o sabah gelmez, gelmiyor. Gelmemesinin sebebini bir önceki mısrada bulabiliriz belki: Cümle şehitlerin omuzlarında.

Yazının başında “Şiir, savaş uçağı düşürebilir mi?” sorusuna Mahmûd Dervîş’in “Şiir, ne kadar güçlü olursa olsun asla bir savaş uçağı düşüremez.” diye cevap verdiğini yazmıştım. Bunu söyledikten sonra cümlesini şöyle tamamlıyor Dervîş: “Ama şiir, pilotun düşüncelerini etkiyebilir ve değiştirebilir.”

Emre Özen, 13 Şevvâl 1446 (11 Nisan 2025), Eyüp Sultân